İçeriğe geç

Denizli Barosundan diploma iptaline ilişkin açıklama

Denizli Barosu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da dahil olduğu 28 kişinin diplomasının iptal edilmesine tepki gösterdi. Baro tarafından yazılı açıklamada, “Karar, hukukun temel ilkelerine, özellikle de hukuki güvenlik ve kazanılmış hak kavramlarına açık bir saldırıdır. Öncelikle, yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince bu tür bir kararın fakülte yönetim kurulu tarafından alınması gerektiği açıktır” denildi.

Haber Merkezi
Twitter Facebook WhatsApp Telegram
Yayınlanma: 19 Mart 2025 - 16:17:15 Güncelleme: 19 Mart 2025 - 16:17:16

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilmesine bir tepki de Denizli Barosu’ndan geldi. Denizli Barosu Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, kararın hukukun temel ilkelerine, özellikle de hukuki güvenlik ve kazanılmış hak kavramlarına açık bir saldırı olduğu ifade edildi.

Denizli Barosu Başkanlığı’nın yaptığı açıklamada, “Hukuk devleti, bireylerin hukuki güvenlik içinde yaşamasını sağlayan en temel ilke olup, keyfi ve siyasi müdahalelerle ortadan kaldırılması kabul edilemez. Son günlerde kamuoyuna yansıyan gelişmeler çerçevesinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun ve 28 kişinin lisans diplomalarının üniversite yönetim kurulu kararıyla iptal edilmesi, hukukun temel ilkelerine, özellikle de hukuki güvenlik ve kazanılmış hak kavramlarına açık bir saldırıdır. Öncelikle, yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince bu tür bir kararın fakülte yönetim kurulu tarafından alınması gerektiği açıktır” ifadesine yer verildi.

“DİPLOMA HUKUKİ DAYANAK OLMADAN İPTAL EDİLEMEZ”

Diploma iptal kararının fakülte yönetim kurulu tarafından verilmesi gereken bir karar olduğunun ifade edildiği açıklamada, “Üniversite yönetim kurulunun bu yetkiye sahip olmaması nedeniyle yapılan işlemler yok hükmündedir. Bunun ötesinde, 35 yıl önce tesis edilmiş bir idari işlemin bugün hukuki dayanak olmaksızın iptal edilmesi, hukukun öngörülebilirliğini ortadan kaldırmakta ve tüm yurttaşlarımız açısından büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Oysa ki hukuki güvenlik, bireylerin geçmişte elde ettikleri hakların korunmasıyla mümkündür. Aksi bir yaklaşım, tüm eğitim ve kamu sistemi açısından kaos yaratacak, bireylerin hak arama yollarına ve devlete olan güvenini sarsacaktır. Ayrıca, bu kararın siyasi saiklerle alındığı açıktır. Bir Büyükşehir Belediye başkanının ve olası cumhurbaşkanı adayının eğitim geçmişinin ön seçime kısa bir süre kala sorgulanması, demokratik düzene açık bir müdahaledir. Seçilmiş bir belediye başkanının görevden uzaklaştırılması ya da adaylığının engellenmesi, halk iradesini hiçe sayan bir girişimdir ve kabul edilemez bir haldir” denildi.

DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOK

İmamoğlu ile birlikte diploması iptal edilen 28 kişi arasında saygın profesörlerin de olmasının dünyada eşi benzeri olmayan bir durum olduğunun belirtildiği açıklamada, “Diploması iptal edilenler arasında yer alan, çok sayıda uluslararası hakemli dergide makalesi yayınlanan Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı’nın düne kadar saygın bir profesör olmasının, fakat bugün itibariyle lise mezunu bir vatandaşa dönüştürülmesinin dünyada eşi benzeri bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesine yapılan Abidin Pişgin başvurusu ile benzer nitelikteki olan Kenan Yıldırım, Turan Yıldırım ve Ayten Yeğenoğlu’na ait diğer başvurularda; iyi yönetişim ilkesi gereği, kamu yararı kapsamında bir husus söz konusu olduğunda kamu otoritelerinin uygun zamanda, uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etmelerinin gerektiği, diploma iptaline karar verilmesi iyi yönetişim ilkesinin unsurlarından olan idarenin tutarlılığı prensibiyle de çeliştiği ve kamu menfaatleri ile bireysel yarar arasında kurulması gereken dengenin bozulmasına yol açtığı, diğer bir ifadeyle somut olayda idarenin de yükümlülüklerini ihmal etmesinden doğan külfetin sadece başvurucuya yüklenmesi sonucu ortaya çıkmasının ve bu durumun da başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kıldığı belirtilerek başvurucuların hak ihlali iddiasının kabul edilebilir olduğuna dair kararlar verilmiştir. Konuyla ilgili dünya basınında yer alan haberler ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal kimliğine ve Anayasa ile güvence altına alınmış “hukuk devleti” şeklindeki yapısına darbe vurur mahiyettedir” ifadelerine yer verildi.

DEMOKRASİYE ZARAR VERİYOR

Kararın hukuk devletine bir darbe vurur mahiyetinde olduğu belirtilen açıklamada, “Denizli Barosu olarak, normatif boyutta hukukun üstünlüğüne, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine, demokratik süreçlere olan inancımız tamdır. Bu tarz müdahaleler, ülkemizin anayasal düzenine, hukuk sistemine ve cumhuriyetle gelen tüm demokratik kazanımlara zarar vermektedir. Bu nedenle hukuka aykırı bu kararın geri alınmasını, yargı bağımsızlığının korunmasını ve kamu gücünün siyasi hedefler doğrultusunda keyfi biçimde kullanılmamasını talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı ve hukuk devletinin savunucusu olmaktan vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.” denildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir